29 Kasım 2011 Salı

yayın yayın anadolu

başlık kötü oldu...vurmayın.

eski blogum yetmedi bu blogu açtım, sonra bu blog da yetmedi Ankara Events'e salça oldum. ben dedim, gezerim dedim. gezmekle kalmam yazarım dedim. iyi demişim heralde ki bana yazdırmaya karar verdiler.

açılışı -benden bekleneceği gibi- Redd'le yapacaktım ki Hayal Kahvesi, hayal kırıklığı kahvesine dönüştü. ben de kısmet Mor ve Ötesi'ninmiş deyip Jolly Joker'e gittim, izledim, dinledim, yazdım.


işte bu da söz konusu yazım

Ankara Events'e bana bu fırsatı vermek suretiyle yeni bir uğraş yarattıkları için teşekkür eder yayın hayatımın iki taraf için de eğlenceli ve faydalı olmasını umarım...samimiyim.

23 Kasım 2011 Çarşamba

orijinalinden iyi yorumlar vol.1

gün geçmiyor ki yeni bir seri başlatmayayım. devamını getirebilsem çok mutlu olucam biliyorum gel gör ki şu güne kadar yazdıklarıma bakılınca serilerimin hepsi '1. Geleneksel Kuşkonmaz Festivali' kıvamında...neyse, yine de hevesim kırılmasın, yapıcam. hepsini halledicem, hiç merak etmiyim. şşş geçti geçti...

işbu seri, başlığından da az çok anlaşılacağı üzere birtakım musiki eserlerinin ilk yayınlanan hallerinden daha şahane yorumları, yani yaygın deyimiyle ''cover''ları hakkında. bundan bir önceki yazımda başlattığım seride ufaktan çaktırdığım üzere benim işim de aşağı yukarı bu bahsi geçen coverlar üzerine lakin biz bu kadar çetrefilli yorumlamalara pek girmediğimizden tutup da sahnede icra ettiklerimize örnek verecek değilim. hayır, henüz o denli sıyırmadım, sağolun.

sanıyorum hepimizin başına gelen bir olaydır coverı orijinal zannetmek. orijinalden önce coverı duymaktan, coverın orijinalin önüne geçmesinden ya da belki de orijinale tevellüdümüzün yetmemesinden kaynaklanan basit bir hata bu elbet. bir de sahneye gelen isteklerde sıkça rastladığımız ''o şarkıyı coverlayanın kabul etmek'' durumu var ki ona hiç girmeyelim, tepem atabiliyor. mesela 'duman'dan beni yak kendini yak' gibi...tövbe tövbeee...

yeterince açıklayıcı olabildiysem ilk örneğimle serinin ilk yazısını tamamlamayı amaçlıyorum. aşağıda önce cover, ardından orijinalini (benim dinleme sıramla yani) bulabileceğiniz Nadas adlı bu güzide eseri kime ait olduğunu bilerek dinlemiştim. lakin öncesinde orijinalini duymuşluğum yoktu. Feridun Düzağaç'ın, gelirini TEGV'e bağışlamak üzere hazırladığı İyilik Güzellikspor albümünde Redd'in de yer aldığını öğrendiğimden beri sabırsızlanıyordum ki albüm elime geçer geçmez ilk dinlediğim parça da tabii ki Nadas oldu. lafı yeterince uzattıysam dinleyebiliriz, buyrun:

not: Redd, yaptığı coverlara klip çekmek suretiyle şarkının orijinalinin mirasını yemek gibi bir düşünceyi benimsemediğinden bu pek de video sayılmaz göreceğiniz üzere:


şimdi de sıra orijialinde. açıkçası -ki bu diyeceğimin Redd sevmemle alakası yok, samimiyetle ve kendi müzik beğenime dayanarak söylüyorum- FD'nin versiyonu sanki parçayı ilk kaydeden Redd'miş hissi uyandırdı bende. sözlerin o muhteşem ağırlığı, FD'nin tekerlememsi, çocuk şarkımsı yorumuyla hafifleyip kayboluyor, gereken etkiyi veremiyor gibi geldi. bir nevi hayal kırıklığı yaşadım da denebilir. bilmem siz de hemfikir olur musunuz ama...oynatalım uğur'cum

 

yukarıda da belirttiğim gibi, sözler FD'nin hayranı olduğum kelime oyunculuğunun çok güzel bir örneği fakat düzenlemesi şarkının yaratması gereken etkiyi alıp götürmüş - bence. sizin de fikrinizi ve burada kıyaslanabilecek parça önerilerinizi almak isterim şayet siz de ''esas bi de şu vardı moruk'' demek isterseniz. bu arada albümü satın almak suretiyle TEGV'e katkıda bulunmak için tık.